Sakla yaralarını kalbim
Şimdi eskiyen bir hayalden geldim
Yine bir
teselli istiyorum
Nedir dünyada insan olmanın tesellisi?
Çocukken oyunlar,
büyürken hayaller
Şimdi ne olabilir?
Şimdi, çöl yerine bir kıyıda
olmak vardı
Güneşin aydınlığı güne düşmemiş,buğulu bir grilikte
Kendimin
bile fark edemediği göz yaşlarım.
Sonra bir el,omzumda sıcacık,
Gözlerimi
kapadım,içimde cennet kokusu bir daha hiç açmasam
Karların en yükseğindeki
dağ evinde,altı basamaklı merdivensiz kapının önünde olmak...
Arkamda bir
hayali yakamoz,dolunay gibi yüz dönmek kente
Güneşi batırmak en doğan
haliyle
Etraftaki manzara tüm cazibesiyle her yanımda,
Bense denize hasret
altı zamanda
Yine ağlasam
Bu kez en farkında olan halimle
Yine bir el,
bu kez soğuk, omzumda
İçimi titreten...
Bir sabah üşüyerek uyanmak,ama
o sabah uyanan BEN olmak...
Bence'ler anlamsızlaşınca beklemekten başka
çare kalmıyor
Tam da kiraz mevsimi geçip,elma mevsimi gelmişken
Son bir
baharın sarı yaprağı düşmeden yerde kaldı
Geç kaldım,altıncı basamaktan
mazgala düşeni tutmak için
Sonbaharın ezgisi kaldı çıplak bir
dudakta
Açarım pencereleri altıncı derste,konu intihar
Cevaplar
biriktiririm içi boş ceplerime
Dönüşüm olur, ne yazılacak bilinmez bir
vakitte
Yüreğimin yanık yaralarında kalan izlerde,uçsuz
hayallerdeyim
Sakla eskiyen yaralarını kalbim
Sıfırlamaktayım
hayatın tüm sayaçlarını
Kendimi; altı duvarlı odalarında nefes savaşı veren
herhangi bir boynu bükük sefil ilan ediyorum
Ellerime iletkenlik komutunu
veremedim henüz
Zihnim kilitlendi
Ah şu bedenim atış alanlığından çıksın
gayri
Elimde iken kokladığım gülleri
Altıncı basamakta düşürdüm parlak
yıldızdan denize
Sahiller de kirlendi şimdi, dolunay dönüş
seferinde
Hayallerim çarpıp geri gelen bir damla denizin
suyundadır
Gökyüzündeki parlak yıldızlar her yere altı karış
uzaklıktadır
Erkekler ağlar mı bilmem ama,hayal ipinin bir ucu da elde
olur çoğu zaman...
Aşkı gülen resimlerle yaşardım eskiden
Hayatın koyu
şatı hayallerinden gelip geçiyorum
Halbuki benim hiç gülen resmim
olmamıştı
Altıncı karesinde bıraktım işte elimdeki kamerayı
Hayata hep
erken atıldım
O bana geç kaldı
Hayallerim ise aşka kestirmeden
kaçtı
Bütün resimlerim altı delik bir sepette şimdi
Çocukluk masallarımı
dinliyorum,gece uyumak için penceresiz odamda
Satın alıyorum hayalimi
köşedeki esnaftan
İlerisinden altı gümüş kurşun, altı paraya
Rus ruleti
oynuyorum tek başıma, altı patlar bir tabancayla
Eskiyen yaralarını kalbim
sakla
Bir akasya okşuyor gözlerimi,geciken sabahlara koşarken
kuşlar
Koşuyor ve ıslanmadan geçiyorum sulardan
Hayali aşklardan arta
kalan, şehvetsiz bir hece aslında
Islandı gözlerim yine gecenin al
yalazında
Hani hepsi hayaldi...
Islak gözlerimle geçiyorum bu
sefer
Altı basamaklı bir kulenin kenarından
İçi boş ceplerimde kül var
artık
Hayali bir aşktan arta kalan...
Ey hayalim!
Bilirim, dirilmek
içindir ölümüm..
Kağıttan intihar kuleleri yapıyorum sonra,yine
altı basamaklı
İhanet ediyorum tekrardan en canlı hayalime
Kendimi ele
veriyorum en kestirme yola giderken
Pus ve dumandan önce bu
şehirde
Geceleri göz kırpan ve isimler takılan hayali aşkları vardı
duvarlarında..
Hani hepsi hayaldi
Hani hepsini ben uydurmuştum
Hadi
saklanalım o zaman yara almadan ey kalbim...
Korkakça yaklaşımlara konu
oldu hayallerim
Ama neden şimdi, neden bu kadar çok?
Tek bildiğim
Sen
varken hayalimde
Korkaklığa fırsat yok...
Halbuki korkulacak bir şey
yoktu ortada
Her şey naylondandı, aksi seda yankısı gibi
Ben ne kadar
düzgün davrandımsa,hayallerim o kadar yamuldu
Odam odalar içinde yoğruldu,
pencereler kayboldu
Altı duvarımı istiyorum sadece
Altılıdan bir gümüş
kurşun,bedenime saplandı saplanalı
Garip bir seyyah oldum işte.
Giydiğim
birkaç beden büyük ceketimle
Ve o ceketle şu caddede yürümenin verdiği
zorluktan kaynaklandığı
Elimde bir valiz
Hangi hamala yüklesem altı delik
heybemi
Taşır mı tüm yükümü, altıdan bir eksilmiş gümüş kurşuna?
Yeter mi
bu kadarı?
İçimdeki sıkıntıyı hiçbir hayal dağıtmıyor bugün
Bıkmışım,
acıkmışım, doymuşum, yeni bir hayale
Sakla eskiyen yaralarını
kalbim..
Şimdi yeni bir hayalden geldim..
Kendi bataklığından kaçan
bir hayale tutunuyorum yine, en aydınlık yanlarından
Çıkınca dolunay karanlık
seferine, güneşten çıkan ışık da solduğunda
Sonra belki yollara acı bir
yağmurla birlikte yağarken kaldırımda
Kalırım ben yine
buralarda..
Dönmem
Dönemem
Sakla beni
Sayıkla beni
Benim
hayalimde güzeldi...